top of page

Akışta Yaşamak: Teslimiyetin Sessiz Gücüyle Hayatla Uyumlanmak

  • Yazarın fotoğrafı: nazlicantosunn
    nazlicantosunn
  • 10 Tem
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 7 Eyl

Hayat bazen sana hiçbir şey sormadan akar.

Ve sen ne kadar kontrol etmeye çalışsan da; olan olur, giden gider, kalan kalır.


Sonra bir gün...

O çok çabaladığın, zorlukla tutmaya çalıştığın her şeyin aslında kendiliğinden de olabildiğini fark edersin.

Ve o an, içinden şu cümle geçer:

"Ben artık hayatla savaşmıyorum. Onunla birlikte

yürüyorum"


İşte bu, akışta yaşamak dediğimiz şeyin ilk kıvılcımıdır.

Ne geçmişin yükü omuzundadır,

ne geleceğin kaygısı zihnini kemirir.


Sadece olduğun yer, olduğun an, olduğun hal...

Ve o hali tarif edebilecek tek kelime varsa, o da: akış.


Teslimiyet Nedir, Ne Değildir?


"Teslim olmak" kavramı, çoğu zaman yanlış anlaşılır.

Bir zayıflık, bir pes ediş gibi görülür.


Ama gerçek teslimiyet, hayata karşı değil, onunla birlikte durmaktır.

Bu bir boyun eğiş değil, bir içsel farkındalık halidir.


Yani:

  • Teslimiyet pasiflik değildir.

    Hayatın ritmini duymak ve onunla birlikte hareket etmektir.

  • Kontrolü bırakmak değildir; anlamı duymaktır.

    Olanı olduğu gibi görmek ve ardındaki derin niyeti sezebilmektir.

  • Kendinden vazgeçmek değildir; kendini unutmadan akmaktır.

    Çünkü teslimiyet, insanı merkezine taşır. Onu kendine daha da yaklaştırır.


Bu yüzden teslimiyetin asıl çağrısı şudur:

Ritmi ezberlemek zorunda değilsin. Hissetmen yeterlidir.

Yaşamla Senkronize Olmak: Görünmeyeni Fark Etmek


Hayatla senkronize olmak, olayların sadece dışsal değil; içsel bir uyumla da aktığını fark ettiğin anlardır.

Her şey birdenbire "yeri yerine" oturur.

Ve sen bunu görmez, hissedersin.


  • Bir kapı kapanır ama tam o anda başka bir kapı açılır.

  • Geç kaldım sandığın bir şey aslında seni daha doğru bir ana taşır.

  • "Aksilik" gibi görünen bir olay, aslında görünmeyen bir korumadır.


🍃Bizden Bir Örnek

Evimizde büyük bir tadilat var şuan ve elektrikçiler çalışırken birden su borusu patladı. İlk anda panikledik. "Aksilik" gözüyle baktık.

Ama sonra fark ettik ki o borular zaten sorunluydu ve şimdi yapılmazsa ileride şuana kadar yaptığımız her şey mahvolacaktı. Yeni fayanslar, yeni duvarlar her biri tekrar kırılıp, tekrar yapılacaktı.

Ve biz de o su borularının o halini görmeden, fark etmeden yaşayacaktık.

Ta ki büyük bir kriz çıkana kadar.


O an anladık ki:

Bazen hayat bizim göremediklerimizi görür.

Ve bizim yerimize karar verir.

İlk başta "aksilik" gibi görünen şey,

bazen en büyük koruma olabilir.


Çünkü akışta yaşamak, sadece güzel şeylerin peşinden gitmek değil... Olan her şeyin anlamını duyabilecek kadar içsel sessizlikte kalabilmektir.

Teslimiyet, o görünmeyen korumayı görebilme yetisidir.

Akış Halini Günlük Hayatta Kurmak


Akışta yaşamak, birden bire gelen sihirli bir hal değildir.

Bilinçli farkındalıkla başlayan, alışkanlıkla güçlenen bir yolculuktur.

Ve genellikle büyük anlarda değil, küçük detaylarda saklıdır.


Günlük Hayatta Teslimiyeti Besleyen 4 Adım:

  1. Anda Kalmak

    Geçmişin gölgesinde yaşamamak, geleceği kontrol etmeye çalışmamak.

    Sadece şimdide olmak.

  2. Fazla planı bırakmak ama niyeti korumak

    Hayata alan açmak ama ne istediğini hatırlamak.

  3. Güvenli alanlar kurmak

    Sadece fiziksel değil, duygusal güvenlik alanları da... Ev, rutin, doğa, dost sesleri.

  4. Kalpten istemek ama zihinden tutmamak

    Hayalini bırakma ama sonucu saplantı haline getirme.


Küçük Ritüellerle Gelen Büyük Dönüşüm

  • Bir mum yakmak ve niyet etmek

  • Sessizce "Bu da geçecek" diyebilmek

  • Her sabah minik bir dua fısıldamak

  • Eline aldığın bir objeye anlam yüklemek


Çünkü teslimiyet, büyük mucizelerde değil...

Günlük hayatın sade anlarında kendini gösterir.


Teslimiyetle Yaratmak: Süreçle Bütünleşmek


Teslim olmuş bir yaşam, sadece duygularını değil, üretim halini de değiştirir.

Bir şey ortaya koyarken "nasıl görünecek" kaygısından sıyrıldığında,

kalpten yaratım başlar.


  • Yazarken, çizerken, üretirken...

    Zihin değil, kalp rehber olur.

  • Sonuca değil, sürece odaklanırsın.

    Ve süreç sana kendini anlatır.


🛠️Ortak Yaratım: Naz & Nail


Biz üretirken bir plan yapmayız çoğu zaman.

Başında ne olacağı belli değildir.

Çünkü biliriz ki; yaratım, zihinden değil; ruhtan gelir.

Ve bazen sadece içimizden geçene yol açmak

yeterlidir.


Ben başlarım, Nail devam eder.

Bazen o başlar, ben içten içe hissederim:

"Bu hikayeye şimdi ben dokunmalıyım."


Birbirimizin elinden iş almak değil bu - hayatın akışına birlikte katılmak.

Sanki görünmeyen bir el hep aramızda,

birleştirir, yönlendirir, dengeyi kurar.

Hiç konuşmadan ama hep anlayarak...


Bu bir nevi sessiz anlaşma.

Zihinsel bir plan değil, kalpten bir uyum.


Ve her defasında şunu fark ederiz:

Biz sadece yapıyoruz. Gerisi zaten oluyor.

Bir fikir, bir ahşap, bir kelime, bir şekil...

Hepsi bir yerden çağrılıyor;

Biz sadece alan açıyoruz.


Bu, teslimiyetin yaratımda kendini gösterme biçimi:

Zorlamadan, tanımlamadan, sadece olmasına izin vererek.

Çünkü bazen yaratım,

iki kalbin birlikte açıldığı bir kapıdan geçer.

Ve orada olan, artık sadece bizim değildir -

hayatındır, zamanındır, ruhundur.


Sonuç: Hayatla El Ele, Kalpten Kalbe


Teslimiyet, hayata elini uzatmak ve onunla birlikte yürümeyi seçmektir.

Zorlayarak değil, nazikçe.

Korkuyla değil, güvenle.

Zihinden değil, kalpten...


Ve bir sabah, sessizce uyanırsın.

Dışarısı hala aynı görünür belki ama içinde bir cümle yankılanır:

"Hayat, beni bildiğimden daha iyi biliyor."


İşte o zaman fark edersin:

Hiçbir şey gerçekten tesadüf değilmiş.
Her şey kendi zamanında, olması gerektiği gibi oluyormuş.
Ve o çok beğendiğin, dualarla çağırdığın şey...
Zaten yoldaymış.

Akışta yaşamak, içsel sessizliğe kulak verenlerin, yavaşlamayı seçenlerin,

anlamı kalbiyle duymak isteyenlerin yoludur.

Bu yol bazen düz, bazen çakıllıdır...

Ama daima seni kendine götürür.


Ve o yolda hiçbir şey zorla değil,

tam da olması gerektiği anda, olması gerektiği şekilde olur.


Sen sadece yürümeye devam et.

Çünkü hayat zaten seninle birlikte yürüyor.


Unutma;
Teslimiyet bir duruş değil, bir duyuş biçimidir.

Bugünü şu cümleyle kapatıyorum:

"Olana izin veriyorum. Akışla birim. Teslimiyetle özgürüm."



Naz'ın Güncesi | Akışta Yaşamak, Akışta Kalmak



Yorumlar


© 2025 Sessizlikle Konuşanlar. Tüm hakları saklıdır.

bottom of page