top of page

Kaldığın Yerden Değil, Olduğun Yerden Başla

  • Yazarın fotoğrafı: nazlicantosunn
    nazlicantosunn
  • 21 May
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 18 Eyl

Hayatta bazı şeyler yarım kalır.

Cümleler, defterler, sevgiler, hayaller...

Kimi zaman kendimiz bırakırız; kimi zaman hayat elimizden alır.

Ve biz yarım kalan bir şeyin ucuna tutunmuş halde yaşarız bir süre.

Sanki bir gün kaldığın yerden devam edecekmiş gibi.

Sanki hiç kırılmamışız gibi...


Ama hep bir şey eksiktir;

o defteri açamayız,

o sesi duyamayız,

o hayali kurmaktan bile çekiniriz artık.

Yarım kalan yalnızca bir şey değildir aslında; bizim içimizde bir yer olur.

Biraz suskun, biraz kırgın, biraz bekleyen.


Ben de kendimi öyle bir yerde buldum.

İçimde yazmak isteyen bir ses hep vardı. Aslında ufak ufak da yaptığım bir şeydi de.

Ama zamanla hep ötelendi, hep ertelendi.

Sonra hayatın içinde kayboldukça, kendime uzaklaştım.

Ve bir gün baktım ki en sevdiğim yanım susturulmuş.


Yarım kalan şeyler aslında kırık değildir.

Sadece zamanı gelmemiştir.

Zaman bazen dışarıda değil; içimizde olgunlaşır.


Kendime çok sordum: "Yeniden başlayabilir miyim?"

Aslında daha önce de yazıyordum; psikolojiyle dolu cümleler...

Ama içimde hep bir şey eksik kalıyordu.

Aslında her kelime doğruydu ama bir yerden sonra yüreğime dokunmuyordu.

Çünkü o zamanlar sadece zihnim açıktı; ruhumun sesi hala derinlerdeydi.

Bu sadece bir yazı yazmak değildi.

Bu, içimde uzun zamandır bekleyen bir şeyin yavaş yavaş kendini hatırlatmasıydı.

Önce belli belirsiz bir kıpırtıydı...

Sonra içimde küçücük bir alan açtı kendine.

Kelimeler dökülmeye değil, yerleşmeye başladı.

Ne zaman başladı bilmiyorum; ama bir sabah fark ettim:

Artık sadece yazmıyor, içimden konuşuyordum.


Meğer önce o sesi duymam gerekiyormuş.

O potansiyele ulaşmadan, kelimeler ne kadar doğru olsa da eksik kalıyormuş.

Şimdi anlıyorum ki; doğru zaman dışarıda değil, içimizde de bir yere denk geliyor.

Ve o zaman geldiğinde, hiç olmayan bir şey oluşmaya başlıyor.


Biliyor musun, hepimizin içinde sessizce bekleyen bir şey vardır.

Bir gün söylenecek o cümle,

hiç açılmamış bir fotoğraf klasörü,

ya da "başlayacağım" deyip ertelediğin bir hayal...

Şimdi sadece sessizce orada durur.

Belki unutuldu sandın,

ama içindeki en derin yer hala onu hatırlıyor.


Çünkü büyümek bazen,

en sevdiğin yanını susturmayı öğrenmektir.

İçindeki o canlı, yaratıcı, oyun oynamak isteyen tarafı bir köşeye çekip

"şimdi vakti değil" demektir.

Gülmek isterken ciddi olmayı,

yazmak isterken beklemeyi,

hissetmek isterken güçlü durmayı

seçersin.

Mecbur kalırsın belki,

ya da öyle öğretilmiştir sana:

"Önce sorumluluk, sonra sen."


Ve sen de inanırsın.

Sana göre hayat (bana göre sistem) böyle gerektirir çünkü.

Sessizce alışır, sessizce eksilirsin.

Hatta bir süre sonra , o susturduğun yeri özlemeyi bile unutursun.


Ama bir gün...

Hiç beklemediğin bir anda,

küçük bir şey olur.

Belki küçük bir not düşer eline.

Belki hiç aklına bile gelmeyen biri, o hayali hatırlatır sana.

Belki bir melodi açılır, arka planda.

Belki bir sabah... Hiç bir şey yokken bir sıcaklık yükselir.


Ve o an fark edersin:

İçinde bir yer hala yaşıyor,

hala hatırlıyor,

hala seni bekliyor.

Ne çok bağırır, ne çok sitem eder.

Sadece usulca yaklaşır ve fısıldar gibi bir cümle bırakır:

"Ben seni hiç bırakmadım."


Bazı hayaller ölmez. Sadece senin cesaretini ve doğru zamanını bekler.

Ama unutma:

Eğer o adımı atmazsan,

bir gün sessizlik çığlık olur.

Ve işte o gün,

içinde yankılanan şey bir hayal değil;
geç kalmış bir hayatın sesi olur.

Şimdi kendine dürüst ol:

Yaşamaya cesaretin var mı?

Yoksa bir gün,

kendi hikayene

sadece uzaktan bakan biri olmayı mı seçeceksin?...


duygusal farkındalık
Kaldığın yerden değil olduğun yerden başla


Yorumlar


© 2025 Sessizlikle Konuşanlar. Tüm hakları saklıdır.

bottom of page